Sabah Neş'esi
[{"text":"...\nZihnimiz bir dilenci gibidir\nHabire isteyecektir\n\nVe sâdece neyin eksik olduğunu görebilir ve bunun için yalvarmaya, dilemeye, dilenmeye devam eder.\n\nTasarımı gereği bu böyledir \nZaten sahip olduğu şeyi göremez.\n\nNeye karşı olursa olsun arzu talep eden eksik gören, tamamlanmak isteyen ego-nefs-kişi düşüncesidir.\n\nOysa her düşünceden önce hazır bulunan senin, ZÂTen bir eksiğin yok!\n\nBu zevkte zihnin nasibi yoktur...\n\nZihinde tutulan kişi hâli olarak\nSâdece 'bilmediğini bilenler' gerçeği görebilir.\n\nİnananlar ya inanmayanlar ise bundan mahrum kalırlar.\n\nSabâhu'n-nûr ve's-sürûr \nBilmek derdinden kurtulan rahat bulur \n...","id":202502280713,"flower":"flowers (5).svg"},{"text":"~~~\n\n...\nÖnce \nBu andan kaçmak için dünyadaki her şeyi deneriz\n...\nSonra\nBu ânı bulmak için dünyadaki her şeyi deneriz.\n...\n...\n...\nEn sonunda\nHer zaman sâdece bu ânın olduğunu\nZaten öyle olanın bu olduğunu anlarız. \n...\nEn başından \nEn sonuna\nBu andan başka hiçbir şey olmamıştır.\n...\nOlan-dan\nAyrı-bir-ben \nOlmamıştır\n...\nVe bu ânın hafızası olmadığı için \n...\nKişi bu basit gerçeği ciddiye almadığı için\n...\nUnuturuz\nUnutuluruz\n...\n... Bulutta kalır:\n...\n'Bâzen içime sıcaklık veren çok tatlı bir şey hatırlamış gibi hissediyorum' dedi hakikat avcısı 'Ama hafızam bana tam olarak neyi hatırladığımı söylemek istemiyor. '\n\nSabâhu'n-nûr ve's-sürûr \nGerçek basit ve hafiftir\nNe var ki kimse kaldıramaz olur\n\n~~~","id":202502270929,"flower":"flowers (5).svg"},{"text":"...\nYaşamak, tekrar tekrar ölmeye istekli olmaktır zira sürekli olan fark edilemez\n[A. Kadrî]\n...\nÖz-yurduna,\nGerçek birliğe dönmek\nVarlığın bilinmeyen bir boyutudur;\n...\nÖyle bir boyuttur ki içinde hiçbir benlik bulunamaz. \n...\nBu bir ölümdür, kazanç değil. ..\n>>>\nAn be an 'boşluğa ölmektir'\nSessizlikte çözülmektir\n...\nYüzeyden merkeze dikey\nDerin dalıştır.\n\nSabâhu'n-nûr ve's-sürûr \nÖlmesini bilmeyenin yaşamaya hakkı mı olur\n...","id":202502260858,"flower":"hibicus.svg"},{"text":"...\nGerçekte \nİnsan\nZamanda\nAdı\nAnılan\nBir-şey \nDeğildi \n[İnsan:1'den]\n\nFakr\nYokluk\n\nFahr\nÖvünç \n\nZikr\nHatırlayış\n\nSalât\nYöneliş \n\nFenâ\nKararma \nArkasını dönme \nYüz çevirme \nGün-dönümü\nGece\n...\nEl-fakru fahrî\nEl-fakru fahrî\nDemedi mi\nOl âlemler fahri\nFakrını zikr-et\nFakrını zikr-et\nFakrı fenâda\nBuldu-bu-gönlüm \n***\n...\nBir kürenin yüzeyinde \nÇevresinde bir sûretle var görünen \nYüzünü merkeze dönen \nKaynağa tam yönelen \nSpiralin merkez noktasına düşer \n...\nNoktaya dönmüşken\nYüzünü âleme dönen \nŞeyleri olduğu gibi görmeye\nİlk defa görmeye başlar \n...\nDuyuyorsun değil mi?\n\nbenolanben.com/dinle/baska&558\n\nSabahunnûr ve's-sürûr \nHer ses sonsuza susar...\nTek, çok susunca duyulmaya başlar\n...","id":202502250956,"flower":"flowers (1).svg"},{"text":".\n..\n...\nSen\nHiç\nÖldüğünü \nGördün mü\nRüyanda?\n...\nOysa rüyalarında gördüğün ve sana çok benzeyen o karakter zaten binlerce kez, binlerce kez öldü. \n...\nSadece bir rüya\nSadece bir rüya\nSadece yeni bir rüya\n...\nSen\nO uzun hikâye değilsen \nKim misin?\nKim oluyorsun sen?\n...\n'Sen' şu an olan her şeydir.\nŞimdi burada şimdilik \nBu sahnede neler oluyor?\nŞu an olan her şey sen-sin.\n...\nPeki kendini konuşurken dinleyebiliyor musun?\n...\nSabâhu'n-nûr ve's-sürûr \nAğzından çıkanı \nKulağının duyduğu bir gün olur mu olur","id":202502230626,"flower":"lavender (5).svg"},{"text":"...\nİster fiziksel ölüm olsun\n(Mevt-i iztırârî)\n\nİster ego-kimliğin psikolojik çözülüşü olsun\n(Mevt-i ihtiyârî)\n\nTemel süreç aynıdır:\n'Yüzeydeki benliğin, merkez kaynaktaki sonsuzluğa doğru çözülmesi'\n\nVe tüm korkuların kaynağı ölüm korkusudur\nYani tüm korkular nihayetinde 'benlik-siz kalma' korkusudur.\n\nToplananın dağılması, bina edilenin imha edilmesi, yapılanın yıkılması, biriktirilip dondurulanın, bir nefesçik ateşte çözülüp gitmesi...\n...\nSiyahta kayboldum\nKüfre garkoldum\nÖylece öleyazdığım bir demde \nErişti Beyâtî âyinden bir nefes:\n\nTabl-ı kıyamet zedend sûr-i haşr mîdemed\nVakt şôd ey murdegân haşr-i mücedded resîd\n\nSabâhu'n-nûr ve's-sürûr \nCankulağı-yla dinleyince duyulur","id":202502221147,"flower":"lily.svg"},{"text":"...\nKoşturmacalı bir insan hayatında eksik olan şey çocuksu merak, tâze hayrettir hayret...\n\nBir günlük dünya gösteriminde, geçmişten öğrendiğiniz her şeyi\nBir günlüğüne \nBir kenara bırak\n\nVe sadece merak et, merak...\n\nCevap aramak için değil, sâdece burada gerçekten ne olduğunu, olduğu gibi açıkça algılamak için...\n\nBir anda, soruların artık bir önemi kalmayacak...\n\nBak:\n\nKim ki hayrete vardı\nNÛRa müstağrak oldu\nTevhid-i zâtı buldu\nSen sen-i bil, sen seni\n[H. Bayram edenimiz]\n\nSabâhu'n-nûr ve's-sürûr \nAçık bir merak, hayreti çeker durur","id":202502201028,"flower":"fern-plant.svg"},{"text":"...\nKontrol yanılsaması\nGüven eksikliğinden doğar. \n...\nEgo bilinmeyenden korktuğu için kontrole tutunur; oysa gerçek özgürlük teslimiyette yatar. \n...\nBırakmak,\nHayatın zâten bizi tuttuğunu ortaya çıkarır!\n...\nHer şeyi her yönden kâmil manâda bilenin, her nefes özenle idâre ettiği bir sarayda yaşasan, neyi ve kimi kontrol ediyor olurdun?\n\nAllah'a tam güvenmiyor olabilir miyiz?\nAllah'ı yanlış tanıyor olabilir miyiz?\n\nİşte O'nun parlak aynasına yansıyan:\n\nEğer siz Allah'a gereği gibi güvenseydiniz, Allah, kuşları doyurduğu gibi sizi de rızıklandırırdı. Kuşlar sabahları kursakları boş olarak çıktıkları hâlde akşam dolu kursaklarla dönerler.\n\nSabâhu'n-nûr ve's-sürûr \nGüvenen, güvendiğine gözü kapalı teslim olur\n\n...","id":202502181034,"flower":"lavender (5).svg"},{"text":"...\n\n- Nasılsın bugün?\n- Heeep aynı be ya\n\nAynı ve eski\nAncak zihinde tutulanda bulunur\n\nAslında \nHer şey \nHer an\nTaptâze ve yepyenidir\n\nAn be an ortaya çıkan şeylerin farkına varın.\n\nGörüntüler, sesler, duygular, düşünceler; bir anlığına beliriyor onlar...\n\nHer an yeniden vâr olurlar ve sonra tekrar yok olur onlar...\n\nGöz kırpmak \nEkranı tazelemek\nHer an yeni bir doğumdur\nHer an yeni bir ölümdür\n\nÇoktan gitmiş olan şeylere tutunmaya çalışan sâde bir düşüncedir.\n\n'Bunu daha önce görmüştüm' der.\n\nBu da gerçekliği bayat ve eski bir şeye kilitler. \n\nAkan suda\nKimseler iki kere yıkanası değil \n\nDaha önce BU,\nBu şekilde olmamıştı hiç...\n\nAsla OLAN tarafından tuzağa düşürülmüş, olana mahkûm gibi hissetmeye de gerek yok...\n\nDünkü gerçeklik ne mi?\nDüşüncenin düşünceye tepkisi\n\nZihnin 'gerçeklik' dediği şeye tepki vermeyin, OL-AN'a cevap verin, dahası, şimdi burada OLAN olarak hazır bulunun...\n\nNiceler söyler Yunus’a; kocaldın sen aşkı bırak\nBu aşk bize yeni değdi, henüz dahi turfandadır ❞\n\nSabahu'n-nûr ve's-sürûr\nOna dokunabilecek yeni ellerle\nOnu görmeye hazır yeni gözlerle\nTâze bir aşk ile\nAynaya ilk defa bakan\nDâim yaşar, ölmez olur\n\n...","id":202502170854,"flower":"floral-design (1).svg"},{"text":"...\nHayatın anlamını aramak, \nSonsuz sayıda şekil alabilen bir blok için, \nDoğru şekilli deliği bulmaya çalışmak gibidir.\n[A. Kadrî]\n\n...\nNasıl mı oldu?\nBilmem oldu işte...\n...\nNe kim olduğumu ne nereden geldiğimi bilmiyorum, nereye gittiğime, oraya nasıl gideceğime ve hatta neden gitmem gerektiğine dâir de hiçbir fikrim de yok...\n\nAma kesin olan bir şey var ki o da karmaşık analizlerle en ince ayrıntısına kadar araştırılabilecek bir şey...\n\nO da bağlanmamış, kapanmamış, meşgul olarak takılı kalmamış\n\nAçık-boş-hazır\nFarkındalık\nVar\n\nVe uzuuun, karmaşık bir analizden sonra kafatası mağranızdaki desen tespit edici bir buçuk kiloluk kalıp bulucu...\n\nNihayet, boşlukta hiçbir kalıp bulamayacağını anladığında\n... \nTüm kasılmaları gevşer\n\nGerçekliğin doğal hâline doğru tamamen rahatlıyor, ilk defa rahat bir nefes alınıyor.\n\nBir bedenin ötesinde, bir hikâyenin ötesinde\n'Olan'\n'Gerçekliğin'\nDoğal ve basit hâlinde...\n...\nBir buz kütlesi \nKadim denizde dağılıyor\n...\nTam da burada\nŞunu belirtmek önemlidir:\n\nRahatlamak\nGerçekliğin doğal durumuna gevşemek\nBu adresteki bedeninin doğal durumuna gevşemekten daha fazlasıdır.\n\nÇünkü bedeniniz koşullara bağlıdır \n(acı-korku itme, arzu-zevk çekme), \n\nOysa gerçekliğin doğası \n(boş, huzur dolu) \nKesinlikle hiçbir koşula bağlı değildir.\n\nSabâhu'n-nûr ve's-sürûr \nElini kalbinin üzerine bırak, \nHoş nazarla bir gülücük bırak \nTâ böylece rahatlayadur","id":202502161058,"flower":"gladiolus.svg"},{"text":"°\n...\nA benim cânım,\n\nParlak ayna bildiğimiz\nCenâb-ı Mevlevî'miz\n\nNiçin\n\n- Hezâr âferin ber-ĞAM-bâd -\nDerde-acıya binlerce kez âferin\n\nOkuyup teşekkür etmiş niçin \n...\nZira ben-sandığın tanıdık evde\nBenlik hissindeki her çatlak\nSonsuzluğa açılan bir kapıdır\n...\nO hâlde tâmiriyle uğraşmayasın\nOnlara yama yapmayasın\nBilâkis oradan adım atasın\n...\nVe gerçekte kim olduğunun enginliğine açılasın\n...\nYumruk yediğinde \nBir musibete uğradığında \n\nHemen indirme öyle yağmur bulutlarını\nDur-dur-filmi-ni ve okumaya başla...\n\nÜstün açıldı diye hemen örtmeye kalkma, çekiştirmeye başlama, üstü açılan kimmiş onu iyi bir anla...\n...\nMâdem her boya kaplama\nGüneş değdikçe soyulacak \nAltından aslı gün yüzüne çıkacak\n...\nAma\nKendinin ne olduğunu 'hatırlamak' için, ilkin kendini 'ne sandığını' unutman lâzım\n...\nSabâhu'n-nûr ve's-sürûr \nDeğil-değilini-göre-göre-kendi-ne-yol-olur\n\n...\n°","id":202502151016,"flower":"lavender (3).svg"},{"text":"...\nİnsan hayatımız\nFarkındalıkta beliren\nHikâyelerden bir hikâye değil mi?\n\nGelip geçerken günler,\nBir-diğeri bize 'kim olduğumuzu' sorduğunda\nGelen-ek-sel cevap işte böylesi bir hikâyedir:\n\nUzun hikayedir...\n\nNe iş yaptığımız, nerede yaşadığımız, nerede büyüdüğümüz, kimlerle ilişki içerisinde olduğumuz...\n\nAma bu anlatı bile durduğu yerde durmaz ya, gelip geçiyor işte...\n\nEğer yeterince dikkat edersek, farkındalık içinde durursak, bir hikayenin yükseldiğini ve sonra sessizliğe geri düştüğünü görebiliriz.\n\nHikayede yanlış bir şey yok. \n\nBu, \nFarkındalığın, \nVarlığın yaratıcı akışının \nAnlık bir ifadesidir\nVe bütünden hariç değildir.\n\nNe var ki bu, nihai hikaye değil ki... \n\nVe içinde kaybolmak, bunun bir hikaye olmadığını, aksine 'ben' olduğumu düşünmek...\n\n...Rahatlamak için çok az çıkış yolu olan, acılar dünyasında sıkışıp kalmaktır.\n\nLÂ RAHÂTE FI'D-DUNYÂ\nRahat mı bulunur zindan içinde bu demektir.\n\nHer nesneye bir arka plan, \nHer suya bir kap, \nHer ırmağa bir yatak \nHer filme bir perde gereklidir \n\nGörece bir hikayenin de mutlak bir şeyin 'içinde' görünmesi, bir arka plandan öne çıkarak belirmesi gerekir.\n\nDolayısıyla o hikâyenin içinde göründüğü her ne ise, tanımı gereği, hikâyenin ötesinde olmalıdır.\n\nİşte iyisiyle kötüsüyle bütün hikayenin ötesinde olan şey, şu anda bu kelimeleri okuyan ŞEY'dir.\n\n'Hayat-ım-ız' hakkındaki anlatından önce gelen ve anlatı sona erdikten sonra da kalan şeydir.\n\nHayatın bütün dramlarının ve sorunlarının ötesindedir, aynı zamanda bütün başarıların ve kazanımların da...\n\nBu, insan hayatımızın tüm sonlu parlama anlarında mevcut olan ve bunların temelini oluşturan şey anlamında hepimizin gerçek doğasıdır.\n\nGerçek-te ben\nBen olan Ben'dir\n\nO, \nHayal perdesinde açılan\nİnsan hayatı yok olduğunda geriye kalacak olan ve bundan sonra ne gelirse gelsin ona eşlik edecek olan, bâki kalacak olandır.\n\nO\nGüzeller güzeli'nin\nSon sözlerini hatırla:\n\nİla refikul-a'lâ...\nEn yüce yoldaş-l-a...\n\nKullarım sana benden soracak olursa de ki: \nŞüphesiz yakın, çok yakınım...\n[Bakara:186'dan]\n\nGerçek doğamız, çok uzakta filan değildir... \n\nUzun yıllar süren manevi uygulamalarla çalışıp çabaladıktan sonra bulmanız gereken öyle üst perdeden aşkın bir makam filan da değildir...\n\nO\nHer anda\nVe elbette tam şu anda\nFarkında olan şeydir. \n\nOkunan bu kelimelerin... \nÇevrenizdeki seslerin...\nParmak uçlarıyla kaydırdığınız bu ekranın...\n\nNe var ki yakından daha yakın olduğundan, onu görmezden gelme eğilimindeyiz, kesintisiz olduğundan gözden kaçırmaya meyilliyiz.\n\nTam da burası birazcık tâze merak meselesi.. \n\nHer düşüncenin, görüntünün, sesin, duyumun öncesindeki açık-boş-hazır olarak bulunan o bilinçli alanın farkında olun...\n\nBir bir gelenlerin her birinin, hayal perdesindeki görünme\nsüreleri dolduğunda, her şeyi bilen, bu bilinçli sessizliğe nasıl geri döndüğüne dikkat kesilin...\n\nO-boş-alan-da kalın \nVe hikayelerin gelip geçişini izleyin.\n\nBuraya çıkıp çıkıp gelin, \nTadını alına dek sık sık buraya dönün, \nÂkıbet can-eviniz belleyin..\n\nDaru's-selâm'ı yurt bilince \nHer selâm selâm ile, \nSelâmeti cümle âleme yayabiliriz\n\nSabâhu'n-nûr ve's-sürûr \nEvini yanında taşıyan, yabancılık çekmez olur\n...","id":202502121104,"flower":"flowers (4).svg"},{"text":"°\nKORKMA...\n\nYüzeyde sabahladığı her sabah,\n\n'Korkaklıktan'\n\nMerkez kaynağına iltica eden İnsanlığın Tarifi'nin târifine aşk ile nazar etmeli...\n\nKORKMA...\n\nBen kimim?\n...\nÖyleyse bu ben-in korkusu kimden ve neden?\n...\nKendine düşüren \nParlak bir aynada \nYeterince yakından bakan\nHer korkusuz görür ki...\n\nÇoğu zaman geçmiş deneyimlerden sonra bu adreste biriken \n'hissiyâtındır' korkularının kaynağı\n\nEvet\nAslında \nKorktuğun şey \nHislerin\n...\nİncinebilirliğin, utanç, ve parçalanmışlığın, çâresizliğin.\n...\nAma hislerin, gerçekte kim olduğun o güneşi söndüremez.\n\n'Güneş balçıkla sıvanmaz' \nBunu duydun değil mi?\n\nKORKMA...\n\nBir kasırganın içinden geçip gittiğinde,\ntertemiz ve çıplak kalırsın...\n\nZaten\nOlmadığın biri gibi \nDavranma yükünden \nKurtulmuş\nOlursun\n\nBelki de o fırtına\nZaten sana ait olmayan \nKat kat kabukları sıyırmak için esiyor...\n\nKulak ver bu yana:\n\nKararttıkça karartma kendini\n\nGök-yüzünde BEN-e biraz yer ayır,\nSöz, sana ışık getireceğim\n..\n..\n.\nSabâhu'n-nûr ve's-sürûr \nKorku, korktuğunu çeker durur\n\n°","id":202502110844,"flower":"floral.svg"}]